1.
vermek
Sipariş vermek ister misiniz?
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
Koko'ya yeni bir evcil hayvan vermek istediler.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
Ona bir köpek aldı. Ancak, o köpeklere alerjisi vardı, bu yüzden birine vermek zorunda kaldı.
2.
ver
Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.
Bana bu kalenin anahtarını ver!
Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
Onu bana ver, lütfen.
Bana cevap ver.
Onu onlara ver.
Lütfen, bana kitabını ödünç ver.
Bana içinde yağ olan metal kovayı ver.
Bana asansöre yakın bir oda ver.
Eğer kaldıysa bana biraz kahve ver.
Kendimi tanıtmama izin ver.
Kitabı, onu isteyen adama ver.
Geri döndüğünde mesajı ona ver.
Şunu görmeme izin ver.
Bana iki parça tebeşir ver.