dicționar engleză - turcă

English - Türkçe

journey în turcă:

1. Yolculuk Yolculuk


O bir yolculuk düşünüyor.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
Her zaman birisinin frag-kuyruğunda yolculuk yapmayın.
Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.

2. seyahat seyahat


Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
Yurt dışına seyahat edersen, genellikle bir pasaporta ihtiyacın vardır
Seyahat etmeyi severim.
Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
O, seyahat etmeye alışkındır.
Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
Ben, makaleyi bir seyahat dergisi tarafından kabul ettirdim.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Bir insanı tanımak için, onunla sadece bir hafta seyahat etmelisin.
O en çok seyahat etmekten hoşlanır.