dicționar engleză - turcă

English - Türkçe

work în turcă:

1. iş


Hala iş bulamadım.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
O iş dünyasında başarılı olmak için ne gerekliyse sahip.
Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Hala fazla iş tecrübesi yok.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Daha fazla eğitimle, daha iyi bir iş bulurdu.
Bu pis ve yorucu bir iş.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
Havaalanında yüzlerce taksi vardı,hepsi iş için çığırtkanlık yapıyorlardı.
İnsanlar bilgisayarı hem oyunlar, hem de iş için kullanırlar.
İşçiler iş krizinde mali yenilgi alıyorlar.

Turcă cuvântul "work„(iş) apare în seturi:

İngilizce Kelimeler: En Önemli 1000 İsim 26 - 50

2. çalışma çalışma


çok çalışmalıyım
Sıkı çalışma başarının önemli bir faktörüdür.
Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.
O, 200 saat ücretsiz çalışma cezasına çarptırıldı.